20 Ekim 2008 Pazartesi

Aşkımdan pürsafâyımdır sanırsın belki bu demler...Aşkın neşvesi olmazLâle; EğlâlLeylî; Leylâ olmadan Ey güzel..."* * *Üzerimde aşkın pırıltıları olabilir belki...Veya âşıkların in'ikasıyla bir kıvılcım görebilirsin yüzümde...Bu yüzümde gördüklerin ancak bir gölge ve akisten ibarettir. Ne özüdür, ne de kendisi...Aynada yüzünü gördüğün vakit:"-Bu zât benim gibi biridir ancak!" diyebilir misin?Bir nehrin üzerine düşen yaprak için:"-Bu ne güzel, ne berrak bir sudur." diyebilmen mümkün müdür? Sana berrak su diyebilmeleri için bulutların ötesinden dökülüp gelen ve nehre karışan bir yağmur damlası olman îcâb etmez mi?İşte benim aşka yakınlığım onun akışıyla yönlenen bir yaprak kadar yakın, uzaklığım ise bir o kadar ondan ayrı bir cisim olup ona karışmamdaki zorluktan ve sırdandır.* * *Lâle, kelime olarak ele alındığında Arapça "Allâh" lâfzına âit harfleri taşımakta olduğu görülür. Eğlâl kelimesi de "lâle" kökünden gelir. Eğlâl ise Yâsin Sûresi'nde "eğlâlen" şeklinde geçmektedir. Manası ise; "boyunduruk"tur. Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz hicret edecekleri vakit kapıdaki müşrikleri etkisiz hâle getirmek için Yâsin Sûresi'nin bu âyetini okuyarak onlara bir avuç toprak atmıştı. Müşrikler bunun etkisiyle sanki boyunlarına boyunduruk geçirilmişçesine başlarını aşağıya indirememiş ve Efendimiz'i görememişlerdi. Onlar Efendimiz'i göremedikleri gibi gözleri kâinatın bütün hakîkatlerine âmâ olmuştur.Bunun mukâbili olarak kalblerine Allâh lafzını yerleştiren ve istîdâdınca idrak etmiş olan Hak âşıkları da sanki boyunlarına nurdan bir halka geçirmişcesine başları yukarıda ilâhî cezbeye gark olmuş, onun neşvesiyle müstağrak bir hâldedirler. Aşağının kötülük ve pisliklerinden uzak, mâsivâdan arındırılmış bir gönülle herşeyden mahrûm olanlar için duâ ve ilticâ hâlindedirler.Lâlenin harfî manası "hilâl"e de ulaşmaktadır. Onlar semâdaki hilâlin parıltılarıyla yol alır, yıldızlarla semaya dururlar. Bir semâzenin en makro hâlidir, hilâli çevreleyen yıldızlar...Lâlenin ebced hesabı 66'dır. Altmış altı "Elhamdülillâh"a denk gelir. Onlar o hayret makamının coşkusuyla yaşadığı istiğrak hâline hamdederek "Elhâmdülillâh" derler.Lâlenin içi kömür gibidir. Ancak dıştan görünmez. Dışı ise içinin tam tersine pasparlak, canlı ve rûha sekînet verici bir görünüme sahiptir. Onun bu hâli tıpkı bağrı yanık bir dervişin mütebessim nûr hâleli yüzüne benzer.Gerçek lâlelerin hepsinde renkli altı yaprak bulunur. Bu ise îmanın altı nûrunun libâsına bürünen dervişin îmân ve ihsan potasında erimesi ve daha sonra bu nurun şualarıyla derinden bir yanışa gark olmasının da bir simgesidir.Bununla beraber Kur'ân-ı Kerîm'in (aynı zamanda Fâtiha sûresinin) altıncı âyeti de "Bizi dosdoğru yola (Sırât-ı Müstakîm'e) ilet" âyet-i kerimesidir. Bu âyet aynı zamanda bir duâ vasfı taşımaktadır.Lâlenin renkli yapraklarının yukarıya doğru olması da tıpkı bir dervişin duâ edişindeki edâyı andırır. Zira derviş bu hâl ile sırât-ı müstakîm üzere olmayı murâd etmiş ve ifrat-tefrit noktalarını törpüleyerek hakîkate, yani istikâmete ermiştir. Ve tıpkı lâlenin derûnundaki siyahlığı göstermemesi gibi o da içinde yaşadığı yanış halini gizlemiş ve kendine her nazar edene o güzel rengini sunarak ona ferahlık vermiştir. Nitekim lâlenin en revaç bulduğu dönemlerden biri olan Osmanlılar zamanında ona, "ferâhâver (ferahlık veren)" denmiştir. İşte bu vasıflarla vasıflanan derviş de tıpkı lâlenin bu adını alarak etrafına letâfet ve zerâfet saçmış, gönüllere âb-ı hayat sunmuştur.Hülâsa; lâlenin eğlâl oluşu, Lâlenin hakîkat deryasına dalış hâlidir.Leyl; gece demektir. Gece sevda demektir. "Sevda"nın asıl manası "siyah"tır. Gece kıymet bilene "kara sevda"nın yaşandığı ânlardır. Eğer sen geceyi kopkoyu bir boşluk olmaktan çıkarmak istersen, gönüldeki yârları ve ağyârları yok etmelisin! İşte o zaman her yer sana âyân olur. Sanırsın ki gece bitmiş de gündüz oluvermiştir. Böylece fânî muhabbetler silinerek kalb sevdânın deryâsının derinliklerinde yolculuğa çıkmıştır. Burada bahsedilen "Leylâ" temsîlî olup, asıl kasdedilen "Mevlâ"dır. Her yerin âyân oluşuyla kalb kâinâtın esrârını okuyucu ve alıcı bir hâle gelir.Ve Cebrâil'in "Oku" emrini müteâkiben örtüsüne bürünen ürkek yürek, artık serpilip açılır ve her yanda Leylâ'yı "Mevlâ" görür hâle gelir.Ey Gönül! Cânına üflenen nefhayla yan da kavrul! Amma lâle gibi ol ki, hâlinden sadece "yâr" haberdâr olsun. Öyle ki, Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- ümmeti için gönlü dâim hüzne gark olurken dahî, yüzü her lahzâ beşûş (mütebessim) idi...
Rabia Şule Kolay

ALLAH,Lale,Hilal...

Ebced hesabında bir durum var lâle ile lafzının değeri… ikisi de 66 ya tekabül ediyor bu nedenlede lale’yi Cenab-ı hakkın simgesi olarak saymışız. Bazı yörelerimizde işi 66 ya bağlamak deyimi hala kullanılır.Biz millet olarak hilâl'i islamın simgesi haç'a karşı bizim simgemiz olarak görmüşüzdür. Hilâl kelime olarakta 66 ediyor ebcedde. Yani hilâl,lâle ve Cenab-ı Hakk'ın en muazzam ismi olan aynı sayı değerinde…Lâle, hilâl ve (cc) lafızlarının ebced değerinin aynı olduğunu ve bundan dolayı kültürümüzde lâleye apayrı bir değer verilip sevgi beslenildiğini... Özellikle Osmanlı kültüründe, lâlenin oldukça yoğun bir alaka görüp bir lâle soğanının bin altına kadar müşteri bulabildiğini ve zamanın padişahı III. Ahmed'in bir ferman yayınlayarak bu fiyatlara bir sınırlama getirmek zorunda kaldığını. . . Bir devre adını veren bu tefekkür simgesi çiçeğin o dönemde 1108 çeşit renkte üretildiğini...Antiparantez belirtmek istiyorum...Lâle’nin Osmanlılar tarafından çok sevilmesi sadece çok güzel bir çiçek olmasından dolayı değil. Arapça harflerle yazıldığında Lâle kelimesiyle kelimesinde aynı harfler kullanılıyor. Bir de Arap harfleriyle yazılan Lâleyi tersten okursanız Hilâl kelimesi ortaya çıkıyorki bu da biliyorsunuz Osmanlı bayrağının,ambleminin sembolü...

ALLAH için SevmeLi

İnsan, Allah için sevmeli Sevgi" dünyanın en cazibeli kelimesi. Gönlümüze bir sevgi damlacığı kondu, biz sevmeyi sevdik. Özellikle sevginin pek anlam ifade etmediği şu günlerde, gerçek sevgiyi bulmak da zorlaşıyor. Bazen ise bulduğumuz sevgiyi yersiz sebeplerle elimizden kaçırıyoruz. Saksıdaki çiçek gibidir sevgi, sürekli ilgi ve bakım ister. Yeterince ilgilenilmediğinde de solar gider. Sevgi iki taraflıdır, paylaştıkça gelişir ve büyümek için fedakarlıklar ister. Varlık bir ağaçtır, sevgi de onun tohumu. Sevgi var oldukça varlık da devam edecektir. SORULAR1- Sevdiğiniz kişi, sizi epeydir aramıyora) Ben onları ararımb) İşleri çıkmıştırc) Aramalarını beklerim2- Muhatabınız ile aranızda tartışma yaşandı. Haksız taraf da sizsiniz.a) Olayı tekrar bir gözden geçiririmb) Muhakkak ben haklıyımdırc) Gönül almaya çalışırım3- Muhatabınız sizdeki bir giysiyi beğendi ..........a) Aldığım yeri tarif ederimb) Bendekini hediye ederimc) Aynısından alabileceğimi söylerim4- Çok yoğun ve yorucu bir günün ardından; muhatabınız size gelmek istedia) Hemen kabul ederimb) Yarın muhakkak beklerimc) Müsait bir günümde haber veririm5- Tatile çıkma vaktiniz geldi ama muhatabınız sizden iki hafta sonra tatile çıkabilecek. Sizin tatil süreniz ise sadece dört haftaa) Bir hafta olsaydı beklerdimb) Kimseyi bekleyememc) İki hafta da burada tatil yapmış olurum6- Çok acil yardıma ihtiyacınız vardı ama muhatabınız tarafından size yardım edilmedia) Eden kendine ederb) Muhakkak bir açıklaması vardırc) Bir başkasından yardım isterim7- Muhatabınız tarafından size hediye verildi ve siz bu hediyeyi beğenmediniza) Düşünülmek yeterb) Bana bu mu layık görülmüş?c) Ben de beğenmeyeceği bir hediye alırım8- Muhatabınız sizi sürekli eleştiriyor a) Sebeplerini sorarımb) Herkes kendisine baksınc) İnsan sevdiğini eleştirir9- Muhatabınız sizi hiç hoşlanmadığınız kimselere gitmek üzere davet ettia) Gitmek istemediğimi söylerimb) Bir bahane uydururumc) Hatır için giderim10- Muhatabınız aniden rahatsızlandı ve sizin de o gün bir yere sözünüz vara) Randevumu iptal ederimb) Rahatsızlığın derecesini sorarımc) Başka bir yakınımı oraya gönderirimDEĞERLENDİRME16 puan ve altı 17-23 puan 24 puan ve üstüSevdikleriniz çok şanslı. Sevginin kıymetini biliyor ve sevdiklerinizi kaybetmemek için çaba sarf ediyorsunuz. Hep veren taraf olmaktan ziyade biraz da almayı bekleyin çünkü sadece sizin verdiğiniz ilişkiler sizi çok çabuk yıpratır ve sevginizin azalmasına neden olur. Bırakın karşı tarafta sizin kadar çaba sarf etsin ve sevgiyi hak etsin. İnsanlara güvenemiyorsunuz. Unutmayın ki sizde bir insansınız. Herkes hata yapabilir insanları hatalarıyla kabul etmeyi öğrenmeniz de fayda var. İnsanın insana her zaman ihtiyacı vardır. Zor günlerinizde bir dost bulmak istiyorsanız, insanların zor gününde yanlarında olmalısınız. Sizi sevenler siz ne yaparsanız yapın sevmeye devam ediyorlardır ama biraz fedakarlık yapmayı deneseniz sizde o sevgiyi paylaşmış olursunuz.Kendinizi çok sevdiğiniz inkar edilemez. En barışık olduğunuz şey de aynalar. Sevmek, sevilmek çok muhteşem duygulardır. İnsanın kalbine ferahlık ve huzur verir. Elbette bu herkesle sevgi paylaşmanız anlamına gelmez. İnsanlarla bir şeyler paylaşmak, karşılıklı fedakarlıkta bulunmak, her an onu yaşamak, her an onunla olmak ve Varlığı sevmek Var edenden ötürü...

Azad Eyleme Beni,uçamam artık...



Ey, benim gönül yaram,onmaz sevdam.Azâd eyleme beniuçamam artık.Yasaklama banagönül semalarını.Yedi kat ellerdekanat çırpamam artık...Ey, benim denizim,dalgam, sahilim.Yabancı ummanlardaçağlayamam artık.Yasaklama bananehirleri.Boz-bulanık sularaakamam artık...Ey, benim helâlim,günâhım, sevâbım.Senden gayrısına yârdiyemem artık.Yasaklama bana Sırat’ını.Nâ-mahrem köprülerdengeçemem artık... 'Seynur İnal'



















































































































































cici sesli büLbüLLer gibi daima HZ ALLAH cc zikredelim hem dil ile hem kaLbimiz ile...






Her an Muhammed s.a.v yazısına gözünüz iliştiğinde salavat getirmeyi unutmayın Belki o salavat sebebiyle Efendimize kavusuruz inşaALLAH...

Kula Bela Gelmez...